Acı Göl izle

Batı’nın Afganistan’daki varlığına dair epik bir belgesel olan Acı Göl, BBC News için çekilmiş ve hiç gün güzüne çıkmamış 26 terabaytlık arşiv görüntülerinin bir araya getirilmesinden oluşuyor. Şok edici sahnelerin araya virgül koyduğu bu muazzam montaj, bahsettiği şeylerin garipliğiyle birlikte adeta rahatsız edici bir düş gibi ilerliyor. Curtis’in üstsesi bu anlarda yardımcı olmaya çalışıyor izleyiciye: “İktidardakiler gerçekliğin karmaşıklığını anlamamız için hikâyeler uydururlar, ama bu hikâyeler giderek daha az inandırıcı ve yavan gelmeye başlıyor.” Biçimsel anlamda bir başyapıt düzeyine erişen bu son Adam Curtis işi müziği ve arşiv görüntülerini kullanma biçimi ve kurduğu bağlantıların dudak uçuklatıcılığıyla neredeyse katartik bir etkiye erişiyor. Savaşlar ve bunların etrafına inşa edilmiş söylemler hakkındaki öngörüleri, Acı Göl’ü çok önemli bir izleme deneyimine dönüştürüyor.
Arşivlerden çarpıcı görüntüler, huzurlu birkaç karenin ardından şok edici sahneler, kurgu başarılı.
Ancak, filmi çekip- pazarlayanın, tarih ilerlediğinde, ABD ile bölgesel rekabette gerilere düşen İngilizler olduğuna dikkat edilmeli. Belgesel senaryosunun hedefinde ise, “şeytani suudiler” var.
Aslında, Suud’u suçlamak kolay, hak etmiyor değiller; fakat Vehhabiliğin kitabını, bol para ve akıl çelmelerle, İngilizlerin yazdığını; tarihte Türk’leri “kanı helal” gösterip, Vehhabilere kıydırttığını hatırlamalı.
O Vehhabilik, öyle bir şey ki, bugün halâ IŞİD’i fikren besleyip, bölge devletlerine saldırtıyor; diğerlerine bir taraftan silah ticaretinde para kazandırırken, bölgeyi dizayn etmelerine alet ve yardımcı olmaya devam ediyor.
Bu BBC belgeselinde batının gözünü kan bürümüş hırsını ve ona araç olan pompalanmış liderleri görüyoruz, fakat yine ustaca yapılmış bir perdelemeyle, Amerikanın kullanmaya devam ettiği Vehhabiliği en başında İngilizlerin kurduğu konusu, özenle gizlenmiş.
Suud suçlanıyor, fikrin arkasındaki gerçek katil gizleniyor. Komünist devrim’i Afganistan’da, aslında ABD’de eğitim almış, eğitimli gençlerin yaptığını ve Rusya’nın iştahının nasıl kabartıldığını atlamamak gerek.
Hatta belgeseli seyrederken, Afganistan’da “geri fikirlere karşı modern bir toplum kurmaya çalışan” Rus’lara acıyorsunuz bile…
BBC öyle söylüyor diye, gerçekte de öyle olduğuna inanmamalı.. Afgan halklarının her toparlanma gayretinin nasıl baltalandığı, ayrılıkların batılılarca nasıl körüklendiği, belgeselde suç Afganlı ailelere yüklense de, ayan- beyan, ortada..
Film içindeki mesajlardan birini es geçmek, senaristlerine haksızlık olur: Taliban, kameraya bakıp Britanyalılara diyor ki, “sizi yeneceğiz..”, ama belgesel tam aksini perçinlemek için çekilmiş.
Suud parasını emen ve yutan, batı, ama Araplar suçlu..
-Sütten çıkmış ak kaşık- Batı halklarını ekonomik buhrana sürükleyen, kendi politikaları yahut kendi bankaları, ama Suud suçlu. Kaşıyıp- silah satan, İngiltere, herşeyin suçlusu Faysal.. Taliban, İngiliz silahlarıyla kitlesel katliam yapar, suçlu o silahları oraya ileten- Arabistan… Belgeselde Bin Laden’in ABD düşmanı fikirler ve eylemlerle ortaya çıktığı hikayesi, yeniden pişirilip servis edilmiş ki, ikiz kulelerden 16 yıl sonra, buna inanan, bir bu belgeselciler kalmış anlaşılıyor.
BBC ABD’nin yanlışlıkla bombaladığı köylerden mi söz ediyor, bilin ki yanlışlıkla değil: nefret lazım ki terör beslensin, terör lazım ki, işgal kalıcı olsun.
Film, Suudi Arabistan düşmanlığının gerekli olduğu günümüzde, ayrıca tam da bu amaca hizmet ediyor, zamanlı bir belgesel yani. Tipik bir BBC, kendini eleştirir havasında, ama bütün suçu diğerlerine yıkan; bir doğru yanında- beş yanlışı süsleyip
pullayıp satan.. “Bizden birileri halktan gizleyip bazı yanlışlar yapmış olabilirler, ama “onlar şeytan”, “onlar layık”.. “Afganistan’da Ruslar iyi şeyler yapmayı ummuşlardı, sırtlarından vuruldular, bugün hala biz, oralara demokrasi getirme hayali kuruyoruz, halbuki layık değiller.” “Biz Afgana yardım etmek istedik, onlar bizi kullandılar”.
Afganistan hakkında, vurgulanan kanaat (aynen sunucunun ağzından): “Tamamen yozlaşmış bir toplum”.
Cemalettin Efganiyi İslam dünyasının başına saranı merak etmezsiniz daha fazla…
Vehhabiliğin bir İngiliz projesi olduğunu aklınıza getirmezsiniz artık.
Belgeselin sonuna geldiğinizde, ABD’yi Araplardan ve Suudlulardan daha az suçluyorsanız, aklınıza İngiltere’nin bu kan çorbasındaki rolü hiç gelmiyorsa, “belgesel” başarıya ulaşmış demektir.